ÇOCUK VE ERGEN DE KİLO PROBLEMİ NASIL OLUŞUR
Çocuklar da kilo problemi ergenlik dönemine girilmeyi başladığı gibi aynı zaman da bebeklik dönemin de başlar.Anne sütü alınmaması, erken dönem de veya 6. Aydan sonra ek besinlere başlanması çocuğun ileriki yıllar da kilolu olmasına etkileyelen faktörlerdi. Yine bebeklik döneminde anne sütüne ek hazır mama verilmesi veya anne sütü yerine hazır mama verilmesi kilo sorununu tetikleyen etkenler arasındadır.Bebekli döneminde kilo sorunu oluşturan diğer besin şeker verilmesidir.Özellikle yalancı memelere bala veya şekere batırılıp verilmesi bebeğin mitobiyotasına bozarak kötü bakterilerin artmasına ve kiloya yatkınlığı artırır.Davranış anlamında ise bebeğe ek mama verilirken bebek doyduktan sonra biberen da kalan mamanın zorla yedirilmesi bebeğin oral doyum noktasını etkiler.Buda ileri yaşlarda doyma içgüdüsünü kaybetmesine sebep olur.
Bebeklik dönemindeki beslenme şekli, çocuğun ileri yıllardaki beslenme alışkanlığını belirler. Bebeği anne sütü ile beslemenin, kilo oluşumunu önleyici etkisi bilinen bir gerçektir. Çocuğa her ağlamada biberonla süt vermek, muhallebi gibi kalorisi yüksek besinlere erken dönemde başlamak ve bunları fazla miktarda vermek, çocukları şişmanlığa iten uygulamalardır. Anne çocuğunu biberonla beslediğinde, şişede ne kadar kaldığını görerek, biberondaki mamayı bitirmesi için çocuğunu zorlayabilir. Oysa emzirilen çocukta kontrol çocuktadır.
Çocuklar tatlı ve tuzluyu, enerji yoğunluğu olan besinleri severler. Yeni ve tanımadıkları besinlerden ise çekinirler. Çocuğun yeni bir besini kabul edebilmesi için belki on kez tatması gerekir. Çocuk yeni besini tanımaya başladıkça bunu yeğlemeyi öğrenecektir. Çocuklar, arkadaşlarının ya da rol model aldığı öğretmeninin, anne babasının yediği yemekleri yemeye eğilimlidirler. Yemek yediği için ödüllendirildiğinde çocuk aşırı yemeğe başlayacaktır.
Çocuk görebildiği ama yasaklanmış olan yiyecekleri arzular. 4 aylık-4 yaş arasındaki çocuklarda yapılan çalışmada her öğünde çocuklara çeşitli taze, şeker katılmamış ve işlenmemiş besin maddeleri (tavuk, balık, yumurta, meyve, sebze, tahıl, yulaf ezmesi gibi) ve süt sunulmuştur. O zamandan beri yapılan diğer çalışmalar, formül mamanın enerji yoğunluğu farklı olduğu zaman, 6 haftalık kadar küçük bebeklerin anne kontrolü olmaksızın formül mama alımını ayarlayabildiklerini göstermiştir.
Anne sütü ile beslenen bebeklerin, formül mama ile beslenen bebeklere göre kendi kendilerini kontrol etme yeteneklerinin daha iyi olduğunun saptanması, çocukların kendi alımlarını kontrol ettikleri zaman daha iyi oldukları düşüncesini destekler.
- yüzyılda şişman olmak kötüdür. Çünkü kilolu kişilerle ilişkilendirilen genel klişeler bu kişilerin tembel, yetersiz, disiplinsiz, iradesiz ve duygusal anlamda sağlıksız olduğu şeklindedir. Hem laboratuvar hem de saha çalışmaları istihdam, sağlık ve eğitim gibi alanlarda kilolu kişilere yönelik ayrımcılık olduğu yönünde… Çocukluk çağı obezitesi genellikle kendi kendine duyulan saygı düzeyi ile kendi vücudunu beğenme düzeyindeki düşüklükle ve yüksek depresyonla ilişkilidir. Kilolu çocuklar, fazla kilolarından ve çevrelerinin kendilerine gösterdiği olumsuz tavırlardan ötürü kendilerini suçlarlar. Anne babalar da çocuklarının bu sorununa çare bulamamaları nedeniyle damgalanırlar.
Kilolu çocuklarda özellikle ergenlikte arkadaş edinememe, grup faaliyetlerine katılamama gibi psikolojik bozukluklar, kilo derecesini artırır. Psikoanalitik kurama göre fazla yeme, psikoseksüel gelişmenin oral döneme bağlı kalmasından kaynaklanır. Yemek yeme, parmak emme gibi oral etkinlikler erken yaşlarda yakınlığa ve sevgiye eşdeğerdedir. İleride sevgi ve güven gereksinimi doyurulmazsa, oburluk bunların yerine geçer. Kişi, yaşadığı her üzüntüde yemeğe yönelir; besini, duygularını doyurmak için kullanır. Her ağlamada meme ya da biberonla yanıt veren anneler, böylece onların oral doyum açlığını ve sevgi, güven eksikliğini koşullandırarak ileride stres altında kaldığında, yemekle doyum aramasına neden olur.
Kilo sorunu , gelişmiş batı ülkelerinde önemli bir beslenme bozukluğu olup, ABD’de çocuk ve ergenlerin yüzde 27’si obez sınıfında. Çocukluk çağı obezitesinin 1976’dan bu yana yüzde 50 oranında arttığı ise acı bir gerçek.
Genetik, obezitenin temel nedenlerinden biri olmakla birlikte, günümüzde obezite, çevresel faktörlerin etkisiyle de ortaya çıktığı kabul edilen bir hastalık artık… Çocukluk çağı kilosunda, ebeveynle doğrudan bir ilişki gözlemlenmekte… Her iki ebeveyn de obez ise çocuğun obez olma olasılığı �. Yalnızca biri obez ise @. Her ikisi de obez değilse % 7.
Gelişmiş ülkelerde obezite, sosyoekonomik durumu düşük ailelerde ve çocuklarında sık görülüyorken, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik sorunu olmayan ailelerin çocuklarında daha sık görülüyor.
Ev ortamındaki huzursuzluklar, anne-baba arasındaki kötü ilişki, çocuğun anne veya babadan biriyle yaşıyor olması çocuğun ruh sağlığına olumsuz etki ediyor. Bu durum beraberinde, arkadaş edinememe, grup etkinliklerine katılamama gibi davranış bozukluklarına yol açarak çocuğu edilgenleştiriyor. Sonuç: OBEZİTE!
Kilo sorunu, genellikle 5-6 yaşlarında ve ergenlik döneminde ortaya çıkar. Şişman çocuklar genellikle iri ve erken gelişen çocuklardır. Boyları, kemikleri ve ergenlikten önce olgunlaşma düzeyleri, yaşıtlarına göre ileridir. Bu çocuklarda ergenlik belirtileri yaşıtlarından daha erken ortaya çıkar ve büyüme daha erken yaşta tamamlanır. Psikolojik bozukluklar, şişmanlığın nedeni olduğu gibi aynı zamanda şişmanlığa eşlik eden önemli bir sorundur. Kendini diğer çocuklardan farklı görme, içe çekilme, oyunlara katılmama, agresiflik, özgüvende azalma en sık ortaya çıkan sorunlardır.
İki farklı çalışma
Çalışma 1: Bir odada, yiyecekle donatılmış bir masa ve istediklerini seçebilecekleri söylenen iki grup çocuk. Birinci gruba, anne-babaları tarafından izlendikleri, ikinci gruba ise yalnız oldukları söylendi. İkinci gruptaki çocuklar, izlendiklerini bilen çocuklara göre daha fazla sağlıksız yiyecekler seçtiler. Bu çocuklarda toplam kalori alımı daha fazla gerçekleşti.
Çalışma 2: 5 yaşındaki kız çocuklarının ve anne babalarının yeme davranışları değerlendirildi ve çocukların, ebeveynlerinin isteklerini düşündüklerinin tam tersini yaptıklarını saptandı.
Çocukluk çağı obezitesi daha yüksek depresyon ile ilişkilidir. Çocuğun kendine duyduğu saygısı azalmıştır ve vücudunu beğenmemektedir. Fazla kilolarından ve çevresinin olumsuz tavırlarından dolayı kendilerini suçlarlar. Anne-babalar da, çocuklarının bu durumuna çare bulamadıkları için damgalanırlar.
Çevreleri tarafından ciddi anlamda sözle ya da bakış ve tavırlarla taciz edilen obez çocuklar, intihara varan bir sürece bile girebilirler. Yapılan bir çalışma, 3-5 yaş arasındaki çocukların, fazla kilolu bir çocuğu, normal kilolu bir çocuğa göre kötü ve daha az istenen oyun arkadaşı olarak gördüklerini ortaya koymuştur. Bir diğer çalışma da 3 yaşındaki çocukların, fazla kilolu çocukları kötü, aptal, çirkin, mutsuz, tembel ve az arkadaşı olan çocuklar olarak gördüğünü saptamıştır.
Çocukluk döneminde yaşanılan obezite ilerde çocukların çok erken yaşta karaciğer yağlanması ile karşılaşılmaktadır.Çocukluk kilosunun de en büyük tehlike ise tip2 diyabet hastalığıdır.Eğer çocuğun ailesinde 1.derecede yakınlar da anne,baba,dede gibi kişiler de diyabet öyküsü var ise ve çocuk 97 persentil değerinin üstünde ise diğer kilolu çocuklara göre şeker hastası olma riski diğer obez çocuklara göre yakalanma riski 3 kat daha fazla artmaktadır.Genlerin de şeker hastalığı öyküsü olan obez tanısı almış çocukların aileleri bu konu da daha dikkatli olmalı ve şimdiden çocuğunun ideal ağırlığında olmasına özen göstermelidir.Çocuklar daki kilo sorunu çok kolay çözülebilen bir sorun değildir.Ailelerin yaklaşımı,çevresel faktörler,çocuğun arkadaş çevresinin tutumu,okul da öğretmenlerin yaklaşımı,akrabaların çocuğa desteği,anne babanın destek oluyorum derken yanlış uygulamalar ile çocuğun iler de bu sorununu çözmesi değil daha büyük problerin oluşmasına zemin hazırlıyor.
Kilolu çocuk ve ergenleri, programlanmış bir fiziksel aktiviteye zorlamak, ileri yaşlarda olumsuz etki yaratır.
ÇOCUKLARIN KİLO SORUNU YAŞAMAMASI İÇİN NELER YAPILMALI?
* Evde huzurlu bir ortam yaratın.
*Baskıcı bir tutum sergilemeyin. Tavırlarınız, bakışlarınız ve sözlerinizle, kilosundan ötürü çocuğunuzu küçük düşürücek ifadelerden şiddetle kaçının. Okulda ve arkadaş çevresinde zaten yeterince baskı altında olduğunu unutmayın.
* Düzenli yemek yemek, obezitenin en büşük düşmanıdır. Bunu unutmayın! Unutturmayın!
* Hazır gıdalar konusunda çocuğunuzu uyarın. Evde hazırlanan yemeğin en temiz, en sağlıklı ve en dengeli beslenmeyi sağlayacağını bilmesini sağlayın.
* Doyduğunu hissettiğinde yemek yemeyi bırakmaya teşvik edin.
* Bırakın, beslenme çantasını kendisi hazırlasın. Bunu yapan çocuklar, farklı besinleri tatmaya eğilimli olurlar.
* Ana ve ara öğünleri hazırlamalarına izin verin.
*Kalorileri saymayın. Mahrum bırakıldığı hissiyle duygusal anlamda zarar görürken, gereksinim duyduğu besinleri almadığı için fizyolojik anlamda zarar görürler.
* Asitle içeceklerin bağımlılık yarattığını, bunun da orta uzun vadede kilo alımına katkıda bulunduğunu anlatın.
* Hazır gıdaları ödül nesnesi olarak düşünmeyin. Birlikte marketin sebze/meyve bölümüne gidin. En sevdiği meyveyi/sebzeyi elinize alın. Görüntüsünü, kokusunu, rengini ve tadını övün. Sağlıklı yiyeceklerin de ödül olabileceğini öğrenmesini sağlayın.
* Reklamlarda kullanılan pazarlama stratejilerine dikkati çekin. Söylenenlere karşıt görüşler dile getirin. Reklamların, insanları daha fazla ürün ve para tüketimine yönelttiğini anlamasını sağlayın.
* “Zayıfla” ya da “Az ye” yerine, “Sağlıklı olalım ve vücudumuza dikkat edelim” demeye çalışın. Olumlu olun; yiyemediği değil yiyebildiği besinlere odaklanın. “Bunu yeme” yerine “Hadi meyve alalım ve meyve salatası yapalım”; “Egzersiz yapmamız gerekiyor” yerine “Hadi parka gidelim” ifadelerini kullanın.
* Ve en önemlisi, bu durumu aşması sürecinde büyük bir sabır gösterin. Yumuşak başlı ve anlayışlı olun.
Bu dönem de çocuklarda kilo sorunun oluşmaması için öncesinde tedbir alınması en önemli başarıya götüren etmendir.Burada ailenin kendi beslenmesine özen göstermesi çocuğu etkileyecek ve aileyi rol model alacaktır.Ancak ailenin rol model olması çocuğun beslenme davranışında bir farlılılaşma yaratmıyorsa burada başka bir sorun vardır demektir.Bu durum da diyetisyenden destek alınması gerekir.Diyetisyen bu sürede çocuğun günlük ne kadar kalari alması gerektiği ve hangi besinleri yememesi gereken besinleri belirler.Çocuğun beslenme fobisi,bazı sağlıklı besinleri reddetmesi üzerine davranışsal çalışmalar yapması gerekir.Diyetisyenin tutumu ve aileinin yaklaşımı bir ekip eşidir.Bazen ekibe doktor ve pedogog ile de destenmesi gerekebilir.
Yorum Yaz