Çocukluk Ve Ergenlik Döneminde Kilo Artışlarını Engellemek

Obezite, günümüzde yalnızca yetişkinleri değil, çocukları da tehdit eden önemli bir sağlık sorunudur. Obezitenin ileride yol açacağı sağlık sorunlarını, erken dönemde algılayıp önüne geçmek konusunda, anne babalara büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Ebeveynler, sorunu bertaraf etmek için ya kendi yöntemlerine göre çocuklarına yemek kısıtı getirmekte, ya da bir diyetisyenin uzmanlığına başvurmaktadırlar. Çocuklar içinse bu durum kâbustan başka bir şey değildir.

Çocukların, reklamlarla yaratılan tüketim çılgınlığına karşı durması kolay değildir. Okul kantinlerinde satılan yiyecekler, arkadaşlarının sürekli cips, gazlı içecek, çikolata, fast food gibi besinler tüketmesi, çocuğu ister istemez bir çemberin içine alır. Çocuk için besinin sağlıklı olması la da kilo yapması önemli değildir. Cezp edici unsurlar, lezzet ve görüntüdür.

Ebeveynin “Obezsin, az ye”, “Ekmek yeme”, “O yemek çok yağlı”, “Davul gibi oldun, arkadaşların seninle oynamayacak!”, “Şişko patates!”, “Obezsin, dikkat etmezsen şeker hastası olacaksın” türünden yaklaşımları, çocuğu yemekten alıkoymak yerine, daha fazla yemek yemeğe iter. Alaycı, duyarsız, tehdit kokan yaklaşımlar, çocuk üzerinde olumlu hiçbir etki yapmaz. Çocuk anne babadan gizli saklı yemek yemeğe devam eder.

Oysa bazı ebeveynler kendilerinden çok emindir: “Benim çocuğum hiçbir şey yemiyor. Kilo veremediğine göre fizyolojik bir sorunu olsa gerek.” Peşi sıra gelen sürekli tahliller, doktor doktor gezmeler… Amaç, çocuktaki fizyolojik sorunu bulmak! Gerçek şudur ki; çocuklar kısıtlandıkça, dışlandıklarını ve bir şeylerden mahrum bırakıldıklarını düşünürler.

Ben bir diyetisyen olarak, kilo sorunu olan çocuklarda, kiloya neden olan fizyolojik bir sorun olmadığı bir doktorca onaylandıktan sonra şunlara bakıyorum: Evin bireyleri nasıl besleniyorlar? Daha çok hangi besinleri tüketiyorlar? Sık sık dışarıda yemek yiyorlar mı? Okul kantininde hangi besinler satılıyor? Yemekhanede ne tür yemekler çıkıyor? Ardından da çocuğun sevdiği ve sevmediği besinleri öğrenirim. Sevmemesinin nedenlerini araştırırım. Daha önce bir zayıflama programına girip girmediğini sorgularım. Ailenin obezite, beslenme ve zayıflama konusundaki genel bilgisini ölçerim. Çocuğun kiloya bakışı nedir? Zayıflama hakkında ne düşünüyor? Beslenme hakkında bilgisi nedir? Beslenme ile duygusal yönden bir sorunu olup olmadığını anlamak için bir psikolog tarafından hazırlanmış epikriz raporunu isterim. Tüm bu verileri edindikten sonra ailede kilolu biri varsa onu da çocuğuyla birlikte programa katılması için teşvik ederim.

İlk hedef, çocukta yetersiz ve dengesiz beslenmeye neden olan çevresel faktörleri ortadan kaldırmaktır. Bunun için aileden, arkadaşlardan ve okuldan destek isterim. Sağlıklı beslenmeyi çocuğa anlatırken, yaşını dikkate alarak çeşitli beslenme araçları kullanırım. Bunlar bilgisayarlı beslenme oyunları, beslenme ödevleri ve birlikte yemek yeme aktiviteleridir.

Çocuk daha önce bir zayıflama programına girmiş ancak başarısız olunmuşsa, çocukla başlangıçta bu konuları doğrudan konuşmam. Kilo, değişim listeleri, zayıflama sözcüklerinin bile geçmediği bir diyaloğa geçerim. Hatta tartıya da çıkartmam.

Çocukların kilo verme döneminde, özellikle ergenlikte ortaya çıkan anoreksiya ve blumia nervosa gibi yeme bozukluklarına zemin hazırlayacak yaklaşımlardan şiddetle kaçınmak gerekir. Zayıflama konusunun çocuk için bir işkenceye dönüşmemesi gerekir. Bu nedenle de doktorların, diyetisyenlerin ve ebeveynlerin, zayıflama sürecinde kullandıkları sözcüklere çok dikkat etmeleri gerekir. Aksi takdirde kendi ellerimizle, duygusal anlamda yıpranmış, depresif, içe kapanık, asosyal, değersizlik ve suçluluk duygularından kendini bir türlü kurtaramayan bireyler yetiştiririz.

Çocuğunuza yaklaşımınız nasıl olmalı?

KALORİ SAYMAYIN: Çocuklarda kalori kısıtlaması yapılmamalıdır. Bu durumda bazı şeylerden mahrum bırakıldıkları hissini yoğun olarak yaşarlar. Bu da hem duygusal anlamda zarar görmelerine yol açar, hem de gereksinim duydukları besinleri almadıkları için fizyolojik olarak zarar görürler.

TABAĞINI BİTİRMESİ İÇİN ISRAR ETMEYİN: Doyduğu hissettiğinde, çocuğunuzu, yemek yemeyi bırakmaya teşvik edin. Bu alışkanlığı edinmek, ebeveynler için zordur çünkü pek çok yetişkinin anne babası, onları küçükken tabaklarındakileri bitirmedikleri için azarlamıştır.

OLUMLU TAVIR SERGİLEYİN: “Zayıfla” ya da “Az ye” demek yerine “Sağlıklı olalım ve vücudumuza dikkat edelim” demeye çalışın. Olumlu olun ve yiyemediği besinlere değil yiyebildiği besinlere odaklanın. “Bunu yeme” yerine “Hadi meyve alalım ve meyve salatası yapalım”; “Egzersiz yapmamız gerekiyor” yerine “Hadi parka gidelim” ifadelerini kullanın.

REKLAMLAR: Beraber televizyon izlediğinizde gösterilenler üzerine yorum yapın. Kullanılan pazarlama stratejilerine dikkati çekin. Reklamlarda söylenenlere karşıt görüşler dile getirin.

BESLENME ÇANTALARINI KENDİSİ HAZIRLASIN: Beslenme çantasının hazırlanmasına katılan çocuklar, farklı besinleri tatmaya eğilimli olurlar. Çocukların öğünlerini ve ara öğünlerini hazırlamalarına izin verin.

Çocuklarınızın kilo artışını bu yöntemlerini uyguladığınız halde çok fazla yemesine engel olamıyorsanız muhakkak bir diyetisyen den yardım alın. Daha önce uyguladığınız davranışlar çocuklarınız da travma oluşturmuş olabilir. Bundan dolayı çocuğunuz ile arasında bir iletişim sorunu yaşama olasılığınız yüksektir. Bu durum da çocuğunuz sizi dikkate almaz. Tabiki diyetisyene gittiğiniz de de diyetisyenler buna dikkat etmelidir.Çocuğa yaklaşım bu dönem de çok önemlidir. Sürekli bu sana yasak sana kilo aldırır, yememelisin gibi öeneriler de diyetisyen de bulunursa çocuklar da ters teper. Sanki yapıyormuş gibi görünür ancak gizli saklı yemeye başlar.

 Burada önemli olan çocuğun bunu neden yapması gerektiğinin önemini anlamasına yardımcı olmak gerekir. Çocuğu kilolu olduğu için haraket, aşağılamalar, hor görmek onun daha çok yemesine sebep olur. Bu yüzden uyarlar çocuklar da işe yaramaz.